30 Mayıs 2014 Cuma

SULTANDAĞI (İSHAKLI) TARİHİ

ANADOLU BEYLİKLERİ DÖNEMİ:
Afyonkarahisar da bulunan Sahip Ata Oğullarının Vakfiyesi olan İSHAKLI, Germiyan oğulları Beyliğine sonradan Kadı'lık olarak bağlanmıştır.  Beylikler arasındaki savaşlarda, bir ara Hamit Oğullarının eline geçen İSHAKLI daha sonra Sahip Ata Oğulları beyliğine bağlanmıştır.  Osmanlı dönemine kadar da bu beyliğe bağlı olarak kalmıştır.

İSHAKLI KALELERİ :
Sultan Mesut zamanında tamir ve tahkim edilen kale duvarları, İSHAKLI'nın etrafının kale ile çevrili olduğunu göstermektedir.  Kale içerisinde olan İSHAKLI'nın üç kapısı bulunmakta imiş.  Selçuklular ile Bizanslıların sınırı üzerinde bulunan İSHAKLI, Akşehir ile Eber gölleri ve iki göl arasındaki kanalla ve Emirdağı tarafı kapalı olan ve arkasını da Sultan dağlarına dayayan belde dar bir sahaya sıkıştığı için, sık sık akıncıların uğrağı olduğundan, çevresi sur ile çevrilmişti.
Kapılarından birisi Akşehir'e, birisi Bovadin'e ve diğeri de Çay ilçesi istikametine açılırmış.  Çay istikametine açılan kapının tarafı, şimdiki Oğuz pınarı civarında imiş ki, bu mevkiye Demirkapı mevkii denilmektedir.  Akşehir tarafına açılan kapının bundan 100-120 yıl kadar önce kalıntılarının durduğu söylenmektedir.
Fatih Sultan Mehmet, Karaman beyliği ile yaptığı çatışmalarda İSHAKLI'nın sık sık el değişmesine ve sınırda da oluşundan, İSHAKLI surları ile birlikte Yahsiyan, Akşehir ve Konya kalelerini de birlikte yıktırmıştır.
İSHAKLI EFSANESİ :
Meşhur hiciv şairimiz Eşref, hükümet aleyhindeki yazılarından, sanatkarların, ilim adamlarının yavaş yavaş kendilerini daha iyi anlayan ülkelere göç ettiklerini belirten ifadelerinden dolayı hapse atılır.
İstanbul da iki yıl hapis yattıktan sonra, İzmir'e gönderilir, İzmir den de Mısır' a kaçar.
Memleketini bu şekilde bırakmanın üzüntüsü ile yol alırken, İSHAKLI'lı Salih isminde bir tüccarla tanışır.  Temiz yüzlü, derin ifadeli, bilgin bir kişi olan bu yol arkadaşı ile Şair Eşref kırk yıllık dost gibi kaynaşırlar.  Hoş sohbet bir şekilde yollarına devam ederler.
Şair'in hayat hikayesini ve düşüncelerini uzun uzun dinleyen İSHAKLI'lı Salih; Eşref'e ben sana memleketim olan İSHAKLI efsanesini anlatayım der :
" Sen memlekette (HAD) ve (DUR) kapılarının açılmasını istemişsin, ama Şeytan kapısını açık tutmak istiyenlerle baş etmek kolay değildir." diyerek İSHAKLI efsanesini anlatmaya başlar.
Afyonkarahisar sancağına bağlı İSHAKLI beldesi varmış.  Daha eskiden SAKLI da derlermiş. Etrafının kale duvarları ile çevrilip sanki saklanmış gibi olması dolayisiyle bu ismi vermişler.  Bu duvarlarda, HAD KAPISI, DUR KAPISI, ŞEYTAN KAPISI isimli üç kapı varmış.  Evvel zaman içinde İSHAKLI beyliğine ihtiyar bir bilgin gelir.  Memleketin havasını suyunu ve yeşilliğini pek beğenerek yerleşir.  Ama her gelen bilginler gibi, o da kısa süre sonra toparlanarak İSHAKLI dan başka bir yere gitmeye kalkar.
Halkın ileri gelenlerinden birisi önüne geçerek :
-- Bu memleketin ne özrü var, ne kabahati var ki, hiç bir bilgin eğlenmez, gelen durmaz, giden de gelmez; Bunun hikmeti sebebi nedir diye sorar ?
İhtiyar bilgin ona bu halin sebebini açıklar :
-- Her ülkede iki büyük Mânâ kapısı vardır. Birisi HAD KAPISI, diğeri DUR-DİRAYET KAPISI'dır, bir üçüncü kapı daha vardır ki, o da ŞEYTAN KAPISI'dır.
-- HAD KAPISI, yüce bir kapıdır. Had, mânâ olarak hudud, derece, değer demektir.  İnsan olmak demek, haddini bilmekle başlar, haddini bilmek ilim ahlak demektir.  İnsanı tartan en büyük ölçülerden biriside budur.  Bir memleketin büyükleri, bu kapıyı gönüllerinde ve hayatlarında açık tutmayı bilemezlerse, ülkelerinde de açamazlar.  Böylece arkalarında sürükledikleri insanları da aşırılıktan aşırılığa koşturur, hırs yükü ile çökerler.  Ülkelerinde HAD KAPISI'nı açan hükümetler, halkı ilim yolunda kudretli yetiştirir ve böylece haddini bilmeyecek düşmanlarına karşı güçlü olurlar.  HAD KAPISI açık ülkelerin halkı, bilginlerine imkân verirler, alçak gönüllü davranırlar ve saygı ile onlara yer verirler.
İkinci mânâ kapısı, DİRAYET KAPISI'dır. Zekâ, bilgi, iktidar bu kapının, esas yapısıdır.  Bu kapıya DUR KAPISI da denilir.  Zira hakikaten dirayet sahibi olanlar nerede durup, nerede koşacaklarını iyi bildikleri gibi, bir memleketin idaresini ele alınca, kimlerle birlikte çalışacaklarını, çevresindekilere nerede dur diyebileceklerini de çok iyi ölçerler.  İyi ahlaklı kimselere yer ve imkân verirler.  İlim, bilim ve tecrübe sahibi kimselerin sözünü tutarlar.
Üçüncü kapı ŞEYTAN KAPISI'dır.  Bu kapıya MELÂNET KAPISI da denilir.  Lânet edilecek iş ve hareketleri yapanlara yer ve imkân veren, hırsızlara, kötülere seslenmeyen, devlet-millet malını götürenlere, merasını, yolunu katanlara göz yumanlar, bir şey söylemeyenler iş başına gelirler. Ve bu melânet işleri yapanlara bu kapı ardına kadar açılır.  Memlekette kötü işleri yapanlar çoğalır.  Devleti yıkmak isteyenler meydanı boş bulurlar.  İlim, bilim, dirayet sahibi kişiler hakkında dedikodu ve iftiralar uydururlar.
-- Sizler her iki Mânâ kapısını kapatmış, yalnız ŞEYTAN KAPISI'nı ardına kadar açmışsınız.
-- Bilginlere ne yer veriyor, ne saygı gösteriyor, ne de imkân tanıyorsunuz. Hatta kıymet bile vermiyorsunuz.  Memleketinizde hiyanet, haset ve fesat almış başını gidiyor.  Bir ülkede bu kapıyı açık bırakırsanız, işte o hiyanet, haset ve fesat rüzgârları bu kapısı açık ülkelerde eser ve dedi kodu, iftira alır başını gider.  Der.  Ve onun için sizde hiç bir bilgin eylenmez, başka memleketlere çekip gider cevabını verir.
Bu sözler şehrin beyine ulaşınca pek tesirinde kalır.  Derhal tutumunu değiştirir.  Bilginlere, tecrübe sahibi kişilere yer ve imkânlar verir.  Onların halka faydalı olup, ilimlerini geliştireceği binalar yaptırır.  Öleceğine yakın, kendisinden sonra gelenlerin, bu bilginin sözlerini unutmamaları, için İSHAKLI şehrinin kalelerine üç büyük kapı yaptırır.  Bunlara HAD KAPISI, DUR KAPISI, ŞEYTAN KAPISI isimlerini verir.  İKİ KAPIYI AÇIK BIRAKTIRIP, ŞEYTAN KAPISINI DEMİRLETTİRİR.
Şair Eşref, bu hikâyenin pek tesirinde kalarak, ellerini açıp" Allahım bizi dirayet kapısını açmışların himmeti ile memleketimize had kapısından girerek kavuştursun" diyerek dua eder.
Hikâyeler hakikatlerin sırlarıdır.  Bir memlekette Şeytan kapısının açık olduğuna en büyük delil, ilim adamlarının başka yerlere göç etmesidir.  Güneşin olduğu ülkelere Leyleklerin göç etmesi yaratılışla ahenklidir.  Dirayet kapısının kapandığı memleketlerde, dirayetsiz yöneticiler başa geçerler.  Bunlar her türlü hile ve yalanı yol olarak seçerler.
"Bu efsanede adı geçen ve hikayeyi Şair Eşref'e anlatan İSHAKLI'lı Salih'in Akbaba köyünden Salih SOYCAN olduğunu, Sultandağı, Akbaba köyünden Salih Soycan'ın oğlu İsa SOYCAN, babasının Şair Eşref le yol arkadaşlığı yaptığını babasından duyduğunu bana anlatmıştır.
Böyle bir İSHAKLI efsanesi olduğunu, İlçemizden Sarının Kadir DAMAR, benim İSHAKLI ile ilgili bilgi ve belge topladığımı öğrenince, gelip bana anlattı ve bir gazetede böyle bir yazı çıkmış dedi.  Bende araştırma yaparak, bu efsaneye ait yazının 30.09.1968 tarihinde TERCÜMAN Gazetesinde Atiye KESKİN imzası ile çıktığını ve Hilmi YÜCEBAŞ tarafından derlenen Şair Eşref kitabından bulup, okudum ve buraya aldım.
"İSHAKLI şimdi Afyonkarahisar İline bağlı SULTANDAĞI ilçesinin eski adıdır.  İSHAKLI 1958 Yılında ilçe olmuş ve SULTANDAĞI ismini almıştır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder